Türk Milletine 1 Kasım İçin Özel Mektup
Op. Dr. Aytekin Ertuğrul
(E) Dz. Tbp. Alb.
Eyyy!!! Türk Milleti. Her tarihinin her günün özel bir anlamı var. Ama bu 1 Kasımın çok çok özel bir anlamı var. Oy vereceğimiz şeyler Türk milletinin her ferdi için ayrı bir önemi yok. Tek önemi var. Türk Milleti her karış toprağını şehit kanları ile sulayarak anayurt yaptığı Anadolu’da ki egemenliği ilelebet sürecek mi yoksa Anadolu tekrar Haçlı yurdu haline gelecek mi. Bu kadar ağır bir soru ile ve sorumlulukla karşı karşıyız. Tıpkı 19 Mayıs 1919 tarihinde olduğu gibi. Şimdi işin esasından başlayarak günümüze kadar gelelim.
1071 tarihi Türklerin Anadolu’ya giriş tarihidir. O tarihte Türk milleti bir karar vermiştir. Anadolu her tarafı Türk milletinin şehit kanları ile sulandığından Anadolu artık ebediyen Türk milletinin yurdu olarak kalacaktır.
Aynı tarihte Anadoluyu ellerinden aldığımız haçlılar da bir karar vermişlerdir. Bir gün gelecek Anadolu tekrar Haçlı yurdu yapılacaktır. İşin başı ve esası işte budur. 13 tane Haçlı seferi yapılmıştır. Çanakkale savaşları ve Kurtuluş savaşımız da numaralanmamış birer haçlı seferidirler.
Bu büyük millet esir yaşamaktansa ölsün daha iyidir denilmiştir. Öyleyse karar “ Ya istiklal ya ölüm” olmuş ve 9 Eylülde düşman denize dökülerek Lozan imzalanmış ve Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalmak üzere bütün dünyaya ilan edilmiştir. Ve Türk milletinin başına bir daha bu felaketler gelmesin diye kurulan Cumhuriyetimizin temelleri çok sağlam atılmış DENK bütçe + Laik eğitim+ Devletçilik temelinde karma ekonomi+ çağdaş kültür ve bilime dayanan bir Cumhuriyet yaratılmıştır.
Şimdi isterseniz hükümet şekilleri konusuna yeniden dönelim bilgilerimizi tazeleyelim.
Yaptıkları icraatlar açısından dünyada 4 çeşit hükümet şekli bilinmektedir
• Vatandaşa zarar veren hükümetler,
• Vatandaşa faydalı hizmetler yapan ve vatandaşını destekleyen hükümetler,
• Vatandaşına ne zarar veren ne de onu destekleyen hükümetler,
• Düşmanla işbirliği yaparak düşmana hizmet eden hükümetler.
Vatandaşa zarar veren hükümetler bütçeleri açık hükümetlerdir. Bütçeleri açık olduğundan açıkların kapatılması için,
1- Para basmak
2- Borç almak
3- Zam yapmak
4- Mal mülk satmak gibi her biri diğerinden zararlı işler yapmak zorundadırlar.
Kötülük ve ihanet kendilerinde değil onlara benimsetilen yanlış metotlardadır. Bu açıdan bakılınca yöneticilerimiz 14 Mayıs 1950 den beri gaflettedirler de denilebilir. Biz de bu nedenle bıkmadan usanmadan bu yolun yani açık bütçe yolunun yanlış yol olduğunu harici bedhahların empoze ettikleri yol olduğunu yazıyoruz. Neden böyle yapıyoruz. Elimizden başka bir şey gelmiyor da ondan. Bu gün bu yazdıklarımı Türk milletine mektup olarak yazayım da belki böyle daha yararlı olur düşüncesindeyim.
Hepiniz artık çok iyi biliyorsunuz ki 14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana tüm hükümetlerin bütçeleri açık olduğundan birinci gruptan hükümetlerdir. Yani milletine zarar veren hükümetlerdir. Bu hükümetler bütçe açıklarını kapatmak üzere Türk milletinin cebinden paraları sofrasından yiyecekleri almaktadırlar. Hiçbir hükümet bilerek milletin cebinden para almaz sofrasından ekmeğini almaz ama açık bütçe yapan bir Meclis ve hükümetin yaptığı şey sonuçta budur. Şimdi birkaç istatistik verelim ve ne diyoruz daha iyi anlamaya çalışalım.
Atatürk gününde 1923-1938 arasında 15 bütçe yapılmıştır.12 si DENK bütçedir. 1929 bütçesi dünya iktisadi buhranı nedeniyle açıktır. İki bütçe fazla vermiştir.
Bir sterlin 610 kuruştu. 1938 de de 610 kuruş bu gün ise 3.500.000 TL dir.
Bir ABD doları 80 kuruş bu gün ise 2.900.000 TL dir.
Altının bir garami 1 TL idi. Bu gün ise 110.000.000 TL dir.
Simit 5 kuruş idi bu gün 1.000.000 dir
14 Mayıs 1950 de dâhili ve harici bedhahlar demokrasi maskesi ile yurdumuza girmeyi yönetimimizi ele geçirmeyi başarmışlardır. İlk yaptıkları iş açık bütçe yapmak ve Türkiye cumhuriyetinin ilelebet payidar kalması için açılan laik okulları tek tek kapatmak olmuştur.
İşte Türk milleti ne çekiyorsa 14 Mayıs 1950 yılından bu yana TBMM de çıkarılan açık bütçelerin yarattığı acı sonuçlardan ve laik eğitim okullarının yok edilmesinden çekmektedir.
Açık bütçe demek devletin bütün organlarının birleşerek vatandaştan zorla açık miktarı kadar parayı alması onu ezmesi demektir.
Laik eğitimim kaldırılması demek Türkiye Cumhuriyetine saldıracak düşmanları defedecek nesillerin yetiştirilmemesi demektir. Her şey bu kadar açık ve nettir.
Şimdi gelelim günümüze 2004 te iktidara getirdiğimiz
Dâhili ve harici bedhahlardan müteşekkil AKP iktidarına 1 Kasımda Türk milleti sınav yapacak ve sınav notunu oy vererek gösterecektir. Notun bilinen nedenlerle olumsuz bir not olacağı açıktır.
• Atatürk gününde 80 kuruş olan bir ABD Dolarının bu gün itibariyle 2.290.000 TL olması yani paramızın 2.800.000 defa ezilmesi.
• Bir simit 5 kuruşken bu gün bir simidin 1.000.000 TL olması
• Ankara İstanbul arasında 15 TL ye gidip gelirken bu gün 80.000.000 TL olması
• Acı patlıcan 10 TL iken bu gün 2.000.000 TL olması
• Para birimimizin lira yerine milyon lira olması
• Ücretlerimizin altına göre son 13 yılda %50 gerilemiş olması
• Bütçe açıkları yoluyla sadece 2004 ten bu yana Türk milletinin cebinden 345 milyar TL alınmış olması
Gibi şaşırtıcı acı ve felaket sonuçlara ulaşmamızın nedeni açık bütçelerdir. AKP açık bütçelerin şampiyonlarından biridir. Bu yola devam edemeyiz. Bu yol Cumhuriyetimizi iflas ettirilerek parçalamak ve yıkmak yoludur. Bu nedenle diyebiliriz ki 1 Kasım 2015 seçimleri Türk Milleti için kader seçimleridir. Çünkü 14 Mayıs 1950 tarihinde başlayan açık bütçe ve laik eğitimden uzaklaşma gibi iki ana yanlış veya gaflet uygulamaları tüm hızı ile bu gün de devam ettiriliyor. Her karış toprağı kanla sulanarak kazanılmış bulunan anayurdumuzun parçalanması sürecindeyiz. Bu nedenle önümüzdeki seçimler çok önem kazanmıştır. Türk milletine içinde yaşadığımız olay tüm çıplaklığı ile anlatıldığı takdirde Türk milletinin bu acı gidişe dur diyeceğine ve eski temellerine ( Denk bütçe+ Laik eğitim )döndürecek kadroları seçeceğine ve “ Durmak yok yola devam” diyerek açık bütçelere ve laik eğitime son vermeye devam edenlere demir elleriyle kullanacağı oylarla 7 Hazirandan daha büyük şiddetle son vereceğine Türk milletinin her ferdi gönülden inanmaktadır.
Türk milleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, egemenliğine, bilime, yüce dinimize ve Atatürk ilkelerine dayanan Cumhuriyetimizi ilelebet korumaya azimli ve kararlıdır. Bu kararını oyu ile göstermek demokrasinin gereğidir. Başarılar dilenir.